Türk Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Erhan Bayram Liselere Geçiş Sınavı ile ilgili açıklamalarda bulundu.Bayram; Yaklaşık 1 milyon(996.000) 8. sınıf öğrencisinin 2 Haziran’da girmiş olduklerı “Liseye Geçiş Sınavı” (LGS) büyük tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu sınava ilişkin Türk Eğitim Sen Bolu Şubesi olarak tarafımıza öğretmen, veli ve öğrenciler tarafından birçok serzeniş ve şikayet belirtilmiştir. Sınav sonrasında başta öğrenciler olmak üzere veliler, öğretmenler büyük bir şok içerisindedir. Yaşanan bu durumu kısaca özetlememiz gerekirse sınav sözel ve sayısal olarak iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde öğrenciler Türkçe (20 soru), İnkılap Tarih,(10 soru), Yabancı Dil(10 soru) ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (10 soru) derslerinden toplam 75 dakika içerisinde sınav olmuşlardır. Bu bölüme ilişkin alan uzmanlarının görüşleri, öğrencilerin beklenen bir sınav formatıyla karşılaştıkları yönündedir. Ayrıca sözel bölüm için sosyal paylaşım sitelerindeki öğrenci ve öğretmen görüşleri incelendiğinde sözel bölümün beklenen hatta beklenenin altında bir zorluğa sahip olduğu yönündedir.
Sınavın birinci bölümü böyleyken; ikinci bölüm yani sayısal alan tüm eğitim paydaşlarını dumura uğratmıştır. İkinci bölümde yer alan matematik(20 soru) ve fen bilgisi(20 soru) soruları alan uzmanlarının tamamının kabul ettiği gibi oldukça zor hazırlanmıştır. Hatta zor sorunun ötesine geçerek verilen sürede (40 soru 60 dakika) bu soruların çözülmesi imkansız hale gelmiştir. Özel yayınevlerinin bile sınav sorularını canlı yayında çözerken her bir soruyu 5 dakikadan fazla bir zamanda çözdüğü , başka bir örnekte, soruyu çözerken zorlanılması sonrasında internet ortamında yapılan canlı yayının yarıda kesilmek zorunda kaldığı gözlerden uzak tutulmamalıdır.
Bu konuya ilişkin doğru bilgilenmek ve bilgilendirmek için matematik ve fen öğretmenlerimizle istişare yaptığımızda, öğretmenlerimiz ilgili soruları kendilerinin bile çözmekte zorlandıklarını, özellikle matematik öğretmenlerimizin ilgili soruların tamamını üç saati aşkın bir zamanda çözebildiklerini, verilen zamanda bu soruları bu düzeydeki öğrencilerin çözmesinin mümkün olmadığını vurgulamışlardır.
Diğer yandan eğitim bilimleri ve onun bir alt dalı olan ölçme değerlendirme disiplini açısından ilgili sorular incelendiğinde temel bir niteliğin uzmanlarca gözden kaçırıldığı söylenebilir. Bunun adı testin “GEÇERLİĞİ” dir bir başarı testinin bilimsel anlamda en temel niteliği bilen öğrenciyle bilmeyen öğrenciyi birbirinden ayırt etmesidir. İstatistiksel anlamda bir testin ayırt edicilik indeksi o testin amacına ulaşma düzeyini gösterir. Henüz sonuçlar açıklanmamasına rağmen öğrenci dönütleri dikkate alındığında derslerinde ve denemelerde başarılı öğrencilerin önemli bir bölümü birçok soruyu yapamamış boş bırakmış ya da doğru cevabı tahmin(sallamak) ederek bulmaya çalışmıştır. Bu bağlamda denebilir ki sayısal bölüm soruları gerek verilen zaman açısından gerekse program kazanım düzeylerinin çok üstünde olması sebebiyle amacına ulaşamamıştır. Yani bilen öğrenciyle bilmeyen öğrenciyi birbirinden ayırt edememektedir.
Ayrıca bu düzeyde yapılan tüm sınavların pilot uygulaması yapılmaktadır. Bu uygulama sonrasında, madde güçlükleri, ayırt edicilikleri, soru sayısı ve süresi, soruların anlaşılma düzeyleri incelenir ve gerekli düzeltmeler yapılmaktadır. Acaba sayısal bölüm soruları için böyle bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmışsa bu konudaki veriler kamuoyuyla paylaşılabilir mi? Aksi halde sınavın sayısal bölümünün bilimsel niteliklerden uzak olduğu görüşü temel kazanacaktır.
Ayrıca eğitim-öğretim yılının ortasında yapılan sınav değişikliği, uzun süre yaşanan belirsizlikler, (açık uçlu ,yapılandırılmış cevap v.b.) öğrenci ,öğretmen, veli, okul ve diğer paydaşları süreç içerisinde bir yılgınlığa düşürmüştür. Bunun sonucunda öğrencilerin tüm sınav kaygılarını ortadan kaldırmayı düşünerek kaldırılan TEOG sistemi yerine getirilen bu yeni sınav sistemiyle tam bir kaosa dönüşmüştür. Yapılan araştırmalar Türk öğrencilerinin özellikle matematik dersine karşı korku duygusu içerisinde olduğu yönündedir. Yapılan bu sınavla birlikte hazırlıksız yakalanan öğrencilerin var olan matematik korkuları daha da artırılmıştır. Eğitim öğretim yılı içerisinde yaşanan değişiklikler sonrasında kafası karışan ne yapacağını, nasıl çalışacağını bilmeyen öğrencilerin bir de oldukça üst düzey bir sınavla karşılaşmaları onlar ve tüm eğitimciler için büyük bir şok yaratmıştır. Bu şokun mahiyetini ve etki alanını 1. Milyon öğrencinin bu sınava girdiğini hatırlayarak daha iyi anlayabiliriz.
Tüm bunlar göstermektedir ki 2 Haziran’da yapılan Liselere Giriş Sınavıyla birlikte büyük haksızlıklar ortaya çıkmıştır. Bunu anlamanın yolu sosyal paylaşım sitelerinde öğrenci, öğretmen ve velilerin düşüncelerine bakmak olacaktır. Milli Eğitim camiası olarak telafisi zor olacak bir sürecin başında olduğumuzu bu konuya ilişkin yetkililerce kamuoyunu doyurucu açıklamaların ya da kararların alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Sendikamıza veli ve öğretmen tarafından 2 Haziran’da yapılan Liselere Giriş Sınavına ilişkin iletilen bu haklı şikayetleri, kamuoyuyla paylaşmak, bu hususları yetkililerin dikkatine sunmak Türk Eğitim-Sen Bolu şubesi için asli bir sorumluluktur.dedi